Bir sosyal medya paniği covid19

BİR SOSYAL MEDYA PANİĞİ; COVID-19

Günümüzde sevinçleri, acıları, neşeleri ve kısacası tüm gelişmeleri paylaştığımız kişisel sosyal medya hesaplarımız bizleri zaman zaman duygusal boşluklara itebiliyor. Hemen bu tarihlerde geleneksel yayın mecralarından çok daha hızlı, eşzamanlı kitlesel erişimlerin olduğunu gözlemlediğimiz sosyal medya mecralarında, kişisel olarak müdahale edemediğimiz bir gündem bulunuyor. Bu gündemler viral olarak oluşturulan içeriklerle değişim gösteriyor. Tıpkı reklamın bir unsuru Gerilla pazarlama* stratejisinin yapısında olduğu gibi suni gündemlerin de sosyal medyada istenildiği gibi yayıldığını görebiliyoruz. Sosyal medya tamamıyla CPI değerinin (Cost per Impression) yani izlenim başı maliyetin makul ve oldukça düşük olmasıyla sadece bir reklam aracı olmakla kalmamakta aynı zamanda kamuoyu oluşturmak için iddiadan ibaret olan bilgilerin kolayca kitlelere ulaştırılabildiği bir zemin olma özelliğini taşıyor.

Ülkemizde sosyal medya kullanımına ilişkin We Are Social’ın 2019 raporunda bireylerin günde ortalama 8 saatini sosyal medyaya ayırdığı gözlemlenirken, Türkiye´nin mobil aktivitelerinin başını görüntülü video içerikleri çekiyor. Raporda belirtilen 8 saat öngörüsünün malum salgın sürecinde 12 saate kadar arttığı iddia edilirken, Türkiye´de sosyal ağlarda deprem ve benzeri afet boyutundaki toplumsal vakalar büyük reaksiyon alıyor. 

MASKE TİCARETİ SOSYAL MEDYA VİRALLERİYLE ALTIN ÇAĞINI GÖRDÜ 

Zaman zaman oluşturulan gündemler infiale yol açabilecek sonuçlar getiriyor. Bu bilgi kirliliğinin belirli noktalarda ülke politikaları haline geldiği göz ardı edilmemelidir. Koronavirüse dair söylentiler; Çin’de görülmeye başladıktan sonra tüm dünyada ağızdan ağza yayıldı. Sosyal medyanın bilgi aktarım gücüyle N95 yüz maskesi bir anda tüm dünyada yüksek rakamlarla yok satmaya başladı. [1] Bu krizin çarpıcı bir özelliği de virüs bilimi ve virallik arasındaki rastlantıdır; sadece virüsün hızla yayılması değil aynı zamanda salgın hakkındaki doğru ve yanlış bilgilerin de virüs gibi yayılması sonucunda bazı ülkelerde halk paniğe sürüklenmiş oldu. [2] An itibariyle sosyal medyada birçok maske çeşidi ve bunlara ait olumlu olumsuz birçok yorum bulunmaktadır. Halihazırda maske önerilerine bakmak için sosyal medyaya bakan birisinin kafasının karışmaması da mümkün görünmemektedir. 

Salgınla mücadele etmek için halk sağlığı önlemlerini büyütmenin yanı sıra sosyal medya panik salgını ile de mücadele etmeliyiz. 

“SOSYAL MEDYADA PANİK COVİD-19´DAN DAHA HIZLI YAYILDI” 

Fiziksel merkez üssü imgelerin (antik/eski karantina ve hapis imgeleriyle) genellikle insanlar ve yerlerle ilişkilendirilmesiyle; Çin restoranlarına, Çinli turistlere, Asya’dan gelen mallara karşı artan güvensizlik ve ırkçılıktaki patlama birçok yönden parçanın bütün yerine geçip genişlemesine sebep oldu.[3] Salgınla mücadele etmek için halk sağlığı önlemlerini büyütmenin yanı sıra sosyal medya panik salgını ile de mücadele etmeliyiz. COVID-19 ile karantina ve sosyal uzaklaşma gibi farmakolojik olmayan müdahalelerden başka elimizde hiçbir araç bulunmadığında, karantina prosedürlerini takip etmek için kamu ve yerel toplulukların sosyal medya hesaplarından da yararlanılabilir. Korkuların ve belirsizliğin yayılması hızlı bir şekilde azaltılmalı ve halkın halk sağlığı önlemlerine olan güveni artırılmalıdır. Yalnızca ilgili topluluklar ve vatandaşlarla iş birliği yaparak ve halkın katılımı için dikkatli rehberlik sağlayarak ortaya çıkan salgınlar sırasında karantina sürecinin etkinliğini sağlayabiliriz. Yani sosyal medyadaki bu viral virüsü kırmak normalinden daha kolay. 

“KİTLE PANİĞİYLE SADECE BİLGİ İLE SAVAŞILABİLİR”

Çok dilli ve sosyo-kültürel yanıtlara ihtiyaç duyulan hızlı dağıtım ve katılım için gelecekteki araçları oluşturmak üzere dijital bir araç seti de kullanılabilir. Konuya dair bir örnek olarak Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)´nün 2 Şubat raporunda “Efsane Avcıları” başlıklı web sitesi incelenebilir. [4] COVID-19 salgını ile ilgili yanlış bilgileri ele almak ve düzeltmek için oluşturulan bu siteyi DSÖ, “Kitle paniğiyle sadece bilgi ile savaşılabilir” ifadeleriyle nitelendirmektedir. Ülkemizde bilgi kirliliğine karşın faaliyet gösteren çevrimiçi tek kuruluşun teyit.org olduğu biliniyor. Aynı zamanda Sağlık Bakanlığı’nın web sitesinde de rakamlar her gün güncellenmekte, virüsün belirtileri, karşı karşıya kalındığında yapılması gerekenlere de ulaşmak mümkün. Resmi kaynakların en doğru kaynaklar olduğunu düşünüyor ve kriz anlarında resmi kaynakları takip etmemiz gerektiğini belirtmek istiyoruz.

Muhammed Deniz

Kaynaklar

1- Larson HJ. The biggest pandemic risk? Viral misinformation. Nature 2018; 562(7727): 309.

2- McCauley M, Minsky S, Viswanath K. The H1N1 pandemic: media frames, stigmatization and coping. BMC Public Health 2013; 13: 1116.

3- Wilson ME, Chen LH. Travelers Give Wings to Novel Coronavirus (2019- nCoV). J Travel Med 2020.

4- The L. COVID-19: fighting panic with information. Lancet 2020; 395(10224): 537. – https://www.who.int/emergencies/ diseases/novel-coronavirus-2019/advice-for-public 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir